Gta Vice City Stories
GTA serisini sevmeyen oyuncu yok denecek kadar azdır. Şöyle bir çevreme baktığımda onu sevmeyen arkadaşlarımın sayısı, bir elin parmaklarından daha az olduğu tartışılmaz bir gerçek. Son damlasına kadar hırs, şiddet, aksiyon, ölüm içeren bir oyunun bu kadar sevdiren yanı neydi? FPS’ye burun kıvıran kızların dahi çoğunun oynadığı bir yapım olması nasıl sağlanmıştı? Bu ve bunun gibi soruların cevabı yazının ileri ki paragraflarında gizli.
Tartışılmaz bir gerçek Sony’nin portatif PlayStation’ı, çoğu el konsolundan daha fazla ses getirdi. Türkiye şartlarına göre biraz tuzlu yapısı nedeni ile ona sahip olanlar, tüm marifetlerini sonuna kadar kullanma lüksünde de sonuna kadar haklılar. Piyasanın en can alıcı iki müdavimi bir araya geliyor ve GTA ile PSP buluşuyor; açıkçası ortaya da çok güzel bir şey çıkıyor. GTA 3’ün PSP versiyonu olan Liberty City Stories, pek fazla şeyi değiştirmeden yapımın yeni el konsolunda oynanabilmesini sağlamıştı. Yapımcıların çaba sarfetmeden ellerinde olan kaynağı aynen PSP’ye aktarmalarından akla gelen ilk şey, serinin el konsolunda da aynen devam edeceği idi. Tahminler yanılmadı ve PSP serinin ikinci üç boyutlu oyunu olan Grand Theft Auto: Vice City’nin, sonuna Stories eklenmiş versiyonunu ağırlamaya başladı. Vice City Stories, Liberty City Stories’teki gibi asıl oyunun daha basit bir versiyonu. Kahramanlarımız, görevlerimiz ve hikayemiz farklı; ancak harita, oyunun ilerleme yapısı, silahlar ve araçlar aynı. Maddi sıkıntılar yüzünden Ordu’ya katılmak isteyen karakterimiz Vin Vance’e, komutanı tarafından test icabı bazı görevler veriliyor. Yapılan bir kaç teslimat görevi ardından kendimizi uyuşturucu mafyasına karışmış buluyor ve onların paketlerini teslim etmeye çalışırken koşuşturuyoruz.
Özgürlük
Tüm GTA oyunlarında olduğu gibi Vice City Stories’te de harita çerçevesinde sınırsız özgürlüğümüz var. İlk paragrafta bahsettiğim insanların neden GTA oynadığı sorusunun aslında yanıtıda bu kadar basit “Özgürlük”. Dikkatinizi bir yere çekmek istiyorum; bundan yıllar evvel kendisini deli gibi oynatan Midtown Madness’ın çok sevilmesinin nedeni de zamanına göre yaşattığı özgürlük duygusuydu. Zira o dönemde yarış oyunları parkurları dışına çıkmak, kimsenin yapmadığı bir şeydi. Ayrıca dikkat ederseniz Midtown Madness ile GTA arasında ki benzerlikleri de yakalayabilirsiniz. Örneğin araçları yayaların üzerine sürülmesi ancak ezilmeden son anda kendilerini bir tarafa savurmaları, otobüs ile şehir turu, şehrin içinde maksimum hızda seyretmeye çalışmak vs… gibi. Bir başka yapım Far Cry. Bu kadar sevilmesinin birinci sebebi kocaman bir adada tamamı ile özgür hareket, grafikleri, yenilikçi FPS yapısı. Bu liste böyle uzayarak gider, ancak ortada unutulmayak en büyük etken özgürlükçü oynanış olacak. Grafik vs oynanabilirliği arttıran faktörler. Fark ettiyseniz GTA San Andreas, Vice City’den grafik yönü ile pek de gelişmiş değil. Ancak oynanabilirliği çok yüksek. Bu noktayı da açıkladığımıza göre oyunumuzu anlatmaya dönebiliriz.
Daha önce olduğu gibi Vice City Stories’te de ister görev yapıyor, ister şehirde umarsızca dolaşıyoruz. Görevleri haritada belirtilen yerlerdeki kişilerden alıyoruz. Başarılı görevler her zamanki gibi nakit ve itibar olarak bize geri dönüyor. İki bölümden oluşan büyük haritamızın oyunun başında yalnızca bir bölümü açık. Bir miktar görev yaptıktan sonra haritanın kapalı kısmıda açılıyor. Her zamanki gibi önümüze gelen aracı çalabiliyor, sokaklarda terör estirebiliyoruz. Edindiğimiz silahlar da buna tuz biber oluyor. Paramız azalır ve daha insancıl yollara başvurmak istersek; itfaiye, otobüs, ambulans, polis gibi yan görevleri yaparak nakit sağlıyabiliyoruz.
Detaylar
Teknik detaylardan bahsedersek. Yön tuşları ile karakterimizi kontrol ediyor, mose ile silah, radyo ve korna gibi işlevleri yapıyor;C tuşu ile kamerayı karakter arkasına alabiliyor, Sağ tık ile silahı hedefe kilitleyebiliyor, aksiyon hareketlerini gerçekleştiriyoruz. Şu bir gerçek ki GTA’nın en iyi oynanabilirliği olan platformu PC. PlayStation ve ve Play Station Portable platformlarında Mouse kullanım seriliği yakalanamıyor olması, bunun başlıca sebebi. Buna rağmen konsolda oynanabilirlik bir hayli yüksek ve çok fazla sıkıntı yaratmıyor. Grafiklerden hahsedecek olursak; bir hayli güzel ve iyi göründüklerini söylersem yalan olmaz. Biraz daha özenli olabilirmiş ancak aynı sorun PC’de de boy göstermişti. Sesler ve müzikler ise her zamanki gibi burdayım diyor. Radyoda çalan müzikler ve konuşmalar da takdire şayan. GTA PSP’nin tüm nimetlerinden sonuna kadar faydalandığı gözlerden kaçmıyor. Her zamanki gibi GTA bir kez daha kendini uzun saatler boyunca oynatmayı başarıyor. Hadi oynayın bakayım.